Bir varlık büyükse... Ama gerçekten kocamansa... Çok güçlüyse... İlginç bir görüntüye sahipse... O varlık çocuklar için heyecan vericidir. Tıpkı dinozorlar gibi...
Biz geçtiğimiz haftayı dinozorların dünyasında geçirdik. Milyonlarca yıl geriye gittik ve onların izini sürdük. Tahmin edebileceğiniz gibi heyecan vericiydi.
Ayak izlerini takip ederek başladık dinozorların dünyasını keşfetmeye. Gerçekten kocamandı bulduğumuz izler. Çocuklar ayaklarını yan yana getirdiklerinde ancak doldurabildiler içini.
Ardından farklı dinozor türlerini tanıdık. Hepsinin değişik özellikleri vardı. Kimisi otla besleniyordu, kimisi etle. Kimisinin vücut ısılarını düşürmek için sırtlarında kalkanları vardı. Kimisinin boynuzları... Ama hepsinin ismi tuhaftı.
Dinozorların yumurtladıklarını öğrendiğimizde bu defa yumurtaları incelemeye başladık. Bizim alışık olduğumuzdan çok daha büyüktü dinozorların yumurtaları.. Biz de dayanamadık boyadık hepsini.
Geçen yazımızda Şişli Bilim Merkezi'ne düzenlediğimiz gezimizde katıldığımız Dinozor ve Fosil Atölyesi'nden bahsetmiştik. Atölyede gerçekleştirdiğimiz kazılar çok hoşumuza gidince okulda devamını getirdik. Küçük paleontologlarımız kum havuzundaki dinozor kemiklerini bularak bir araya getirdiler.
Ve bir süre sonra baktığımız her yerde dinozorlar görmeye başladık. Elimize geçen her şeyi dinozora dönüştürmek o kadar kolay ve eğlenceliydi ki...
Geçtiğimiz hafta dinozorların dünyasında heyecan verici birkaç gün geçirdik. Onlara dair her şey bizim için ilgi çekiciydi. Şimdi sıra günümüz hayvanlarına geldi. Bu haftaki yolculuğumuzu Nuh'un Gemisi içerisinde gerçekleştiriyoruz. Yüzyıllar öncesinden gelen bu hikayeden yola çıkarak hayvanları tanıyoruz. Ve bu hikayenin en leziz kısmını hayata geçirip aşure yapıyoruz. Ama bu da bir sonraki yazımızın konusu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder