22 Ocak 2011 Cumartesi

Charlie Chaplin Partisi

Melon şapkalar, bastonlar, bıyıklar ve paytak yürüyüşler... Karşınızda Küçük Ağaç'ın Charlie Chaplin'leri...

Ocak ayının sanatçısı olan Charlie Chaplin'i çocuklarımıza tanıtmanın en keyifli yolunun bir parti düzenleyerek onun kılığına girmek olacağını düşündük. Öğretmenlerimiz gazete kağıtlarından hazırladıkları şapkaları siyaha boyadılar. Orff çalışmalarında kulandığımız bagetler bastonlarımız oldu. Burunlarının altına birer de küçük bıyık çizince birkaç dakika içerisinde Küçük Ağaç'ı küçük Charlie Chaplin'ler kuşatıverdi.

Partiyi müzik eşliğinde Charlie Chaplin gibi yürüyerek başlattık. Sonrası yine danslar, oyunlar, yarışmalar... Chaplin'lerin herbiri doya doya eğlendi.




17 Ocak 2011 Pazartesi

Küçük Ağaç'ta Aşure Zamanı

Geçen hafta "Nuh'un Gemisi" projesi üzerinden "hayvanlar" temasını işledik. "Nuh'un Gemisi"nin hikayesini çocuklarımıza anlattık. Birlikte resimlerini çizdik. Doğa Bilimleri Müzesi'ne giderek orada sergilenen tahnit edilmiş hayvanları inceledik. Ve sıra geldi hikayenin sonuna...

Nuh'un Gemisi Cudi Dağı'na ulaştığında kimilerine göre bu kurtuluşu kutlamak için, kimilerine göre de elde kalan son erzaktan yolcuları doyuracak bir yemek hazırlamak için 40 tür malzemenin bir araya getirilmesiyle "aşure" hazırlanmıştı. Biz de çocuklarımızla hikayemizi tatlı bir şekilde sonlandırmak ve aşure ayı bitmeden bu enfes tatlıyı hazırlamak için mutfağımızda bir araya geldik.

Çocuklarımızın herbiri evlerinden ayrı ayrı malzemeler getirdi. Bunların bir kısmı bir gün önceden haşlanarak hazır edildi. Sonradan içine katılacak kuru kayısılar, kuru incirler ve portakal kabukları çocukların dilimlemeleri için, fındık, ceviz ve kuru üzümler de tadlarına bakmaları için masalarında hazır edildi. Büyük bir keyifle yemişlerden atıştırdılar, kuru meyveleri dilimlediler, ellerinin tadını aşureye geçirdiler. Nuh'un Gemisi hikayesini birlikte tatlımızı yiyerek sonlandırdık. Aşuremiz gerçekten leziz oldu. İçimize sinerek sizlere de birer kase gönderdik. Umarız hoşunuza gitmiştir. Afiyet olsun!




16 Ocak 2011 Pazar

Doğa Bilimleri Müzesi


Geçtiğimiz haftanın teması "hayvanlar"dı. Ve size bilgisini verdiğimiz gibi, bu temayı işlerken "Nuh'un Gemisi" projesi üzerinden gittik. Büyük tufan sırasında gemisine her hayvanın bir dişisi bir de erkeğini alarak yola çıkan ve sonunda Cudi Dağı'na ulaşan Nuh Peygamber'den bahsettik. Hikayenin devamı aşureye kadar vardı şüphesiz. Fakat biz arada bir de gezi düzenleyerek bu hayvanlardan ülkemizde yaşamış olanları görmek üzere Saint Joseph Lisesi'ndeki Doğa Bilimleri Müzesi'ni ziyaret ettik.


Çarşamba günü Kediler Sınıfı ve cuma günü Zürafalar sınıfı ile ziyaret ettiğimiz müzede bize müze sorumlusu Laurent Chapdelaine eşlik etti. 1880 yılından başlayarak oluşturulan koleksiyonu incelemeye evrim galerisinden başladık. İnsanoğlunun yaşadığı evrimi gösteren maskları gördük, su altında başlayan ilk canlı yaşam formlarından günümüze, yeryüzünde varolmuş hayvanları gösteren bir çizgi filmi izledik ve fosilleri inceledik.



İnsanoğlunun evriminden...

Ve bu da evrimdeki son insan... :)

İkinci galeride iskeletler sergileniyordu. Kanguru, maymun gibi hayvanların iskeletlerini, hipopotam ve ayı gibi hayvanların kafataslarını ve bir köpekbalığının çene kemiğini gördük.


Sualtı yaşam galerisinde Boğaz balıkları, Akdeniz'de yaşamış camgözler, balon balıkları, kirpi balıkları, testere balığı, kırlangıç, Sarayburnu'nda yakalanmış bir fok balığı, denizkaplumbağaları ve daha pek çok çeşit balık bizi bekliyordu.


Kuş galerisinde martılar, kargalar, baykuşlar, kartallar, akbabalar ve çeşit çeşit su kuşları vardı. Orman hayatı galerisinde sessizce oturduk ve gecenin karanlığından gün ışıyana kadar ormanda duyulan hayvan seslerini dinledik. Geyikler, yabandomuzları, ayılar, tilkiler, porsuklar, kirpiler ve daha pek çok orman hayvanı karşımızdaydı. Hatta insanlardan saklanmakta çok başarılı olan, çok az insanın canlı görebildiği, Anadolu'nun en büyük kuşu olan toy kuşunu bile gördük. Yarasaları inceledik.


Egzotik galeride Hazar kaplanı, tavus kuşu, tukan, sırtlan gibi hayvanların arasında su altı yaşamını anlatan bir çizgi film daha izledik. Vivariumlarda canlı iguanaları, kurbağaları ve su kaplumbağalarını gördük. Onlarca yumurta, yüzlerce kelebek ve binlerce böceği inceledik.


Çeşit çeşit hayvanı karşılarında görmek öğrencilerimiz için, "hayvanlar" teması kapsamında bu kadar zengin bir koleksiyonu gezmekse bizim için çok heyecan vericiydi. Öte yandan Kurbağalıdere'de pelikanların, Sarayburnu'nda fokların, Belgrad Ormanı'nda geyiklerin yaşadığı günlerin artık çok geride kaldığını, doğal çeşitliliğimizi hızla kaybettiğimizi görmek büyük bir üzüntü yarattı hepimizde.

Çarşamba günü Kediler sınıfıyla birlikte Anadolu Ajansı muhabirleri de Doğa Bilimleri Müzesi'ni gezdi. Müzenin haberini yapmak üzere gelmişlerdi. Koleksiyonun nasıl oluşturulduğunun ve bugünkü haliyle müzenin nasıl kurulduğunun anlatıldığı haberde çocuklarımızın da bir resmine yer verdiler. Aşağıdaki linkten bu habere ulaşabilirsiniz.

http://www.aa.com.tr/fr/padisah-izniyle-avlandilar-3.html