25 Nisan 2012 Çarşamba

23 Nisan'da Masal Diyarında


Bir yılbaşları bir de 23 Nisan'lar... Masal diyarlarına uçurur bizi. Pembe kelebeklerin uçuştuğu, minik hayvancıkların dolaştığı, süper kahramanların uğradığı ama en çok da prenseslerin yer aldığı bir zaman dilimine gideriz. Herkes o kadar mutludur ki orada yüzlerinden gülücük eksik olmaz.  Bütün çocuklar, en şık kıyafetleri içerisinde oyunlar oynarlar, danslar ederler.

Geçtiğimiz hafta 23 Nisan'ı kutlarken yine böyle bir masal diyarına gittik. Prensesler karşıladı bizi. Partinin açılışını yaptılar.


Ardından orff dansları ve oyunları başladı. Her grup kendi hazırladığı dansı sergilerken bizler de kenarda oturup onları izledik.



Çok keyifli danslar hazırlanmıştı 23 Nisan için. Bizler seyrederken çok eğlendik, çocuklar dans ederken...


Oyunlar da oynandı. Kaşıkla yumurta taşıma yarışması yapıldı mesela.


Ve parti danslarla devam etti. Doya doya eğlendik, partinin sonuna kadar hep birlikte dans ettik.



Bu yıl da 23 Nisan partimiz çok keyifli geçti. Çocuklar parti için özene bezene hazırlanmış, rengarenk kıyafetlerini giyip gelmişlerdi. Arkadaşlarıyla birlikte kendilerine ait olan bu günün, çocuk bayramının tadını çıkardılar. Partinin her dakikasını mutluluk içinde, eğlenerek, dans ederek geçirdiler.


22 Nisan 2012 Pazar

Yarım Saatte Devr-i Alem

Bu hafta yine Zürafalardan bir davet aldık. Bizi ülke ülke gezdirmek istediklerini söylediler. Biz de böyle çekici bir daveti geri  çevirmeyip "Ülkeler" sunumlarını izlemek üzere sınıflarında onları ziyaret ettik. Daha kapıdan girerken her birinin titizlikle hazırlandığı anlaşılıyordu. Kimileri tanıtacakları ülkelerin kıyafetlerini giymişti, kimileri de o ülkeye has yiyeceklerden getirmişti. Vakit kaybetmeden bizim için hazırlanmış olan sandalyelere yerleştik ve dünya turumuza başladık. 

İlk olarak, bizi Arap kıyafetleri içerisinde karşılayan Selim'le birlikte Arabistan'a gittik. Selim bize Arabistan'da petrol çıktığını söyledi. Bize bu ülkenin bayrağını gösterdi. Ayrıca Arabistan'ın en önemli ve en bilinen yiyeceklerinden birinin hurma olduğunu söyleyip bize bu leziz yemişten ikram etti. 


Selim'in ardından Poyraz, başında Hintli erkeklerin taktığı türbanla karşıladı bizi. Birlikte Hindistan'a, Tac Mahal'e gittik. Poyraz bize Hindistan'da ineklerin kutsal sayıldığını anlattı. İlginç kıyafetleri içerisindeki Hintli insanları gösterdi. 


Ayşe Verda'yla Rusya'ya gittik. Buranın dünyadaki en soğuk ülkelerden biri olduğunu öğrendik. Kremlin Sarayı'nı gördük. Ve "evet" kelimesinin Rusça karşılığının "da" olduğunu öğrendik.


Deniz bizi Kanada bayrağı ile karşıladı. Dünyanın en geniş ikinci ülkesi olan Kanada'nın yerli halkının Kızılderililer olduğunu söyledi. Ayrıca Kanada'da ülkemizde göremeyeceğimiz pek çok vahşi hayvan türünün yaşadığını, bunlardan bazılarının katil balinalar, beyaz köpekbalıkları, fok balıkları, farklı ayı ve geyik türleri olduğunu anlattı. 



Elifnaz bizi Fransa'ya, Paris'e götürdü. Bize bu şehrin sembolü olan Eiffel Kulesi'nin ve ayrıca Euro Disney'in fotoğraflarını gösterdi. Fransız mutfağı hakkında bilgi verdi.


Ada ise bize Afrika Kıtası'nda hızlı bir tur attırdı. Bize bu kıtada yer alan ülkelerin fotoğraflarını ve bayraklarını gösterdi. Getirdiği hindistan cevizi, mango ve kurutulmuş papaya'ları ikram etti.


Murathan Almanya'yı tanıttı. Başkenti Berlin olan Almanya'nın çok düzenli bir ülke olduğunu anlattı. En çok tüketilen yiyeceğin patates olduğunu söyledi. Son olarak da bize Almanca olarak merhaba - guten tag! - ve hoşçakal - tschüss! - dedi. 


Egehan'ın ülkesi Çin'di ve sunumu için hazırlanırken bu ülkenin bayrağını da kendisi yapmıştı. Bize Çin mutfağı hakkında bilgi veren Egehan, "merhaba" kelimesinin Çince karşılığının "ni hav" olduğunu söyledi.  




Akın'la İtalya'ya gittik. Tıpkı bir çizmeye benzeyen bu ülkenin bayrağındaki renkleri gördük. Çok sevdiğimiz spagetti ve pizzanın bu ülkeye ait yemekler olduğunu öğrendik. Ayrıca bu ülkenin sembollerinden olan Pisa Kulesi'nin ve gondolların resimlerine baktık. 


Ayşenaz bizi laleleriyle tanınan Hollanda'ya götürdü. İnekler bu ülkede de çıktılar karşımıza. Ayşenaz bize Hollanda'nın lalelerinin yanı sıra inekleri ve yeldeğirmenleriyle de tanındığını anlattı. Ayrıca bize Hollanda ayakkabısı klompenin bir biblosunu gösterdi.


Sarp'la birlikte İsviçre'ye gittik. Alman, Fransız ve İtalyan olmak üzere üç bölgeye ayrılan bu ülkenin Alp Dağları'nda yer aldığını öğrendik. Sarp bize İsviçre'nin en bilinen yemeklerinin fondü ve raklet olduğunu söyledi ve yine çok meşhur olan İsviçre çikolatalarından ikram etti. 


Arya bizi çok sıcak bir ülkeye, Meksika'ya götürdü. Bize bu ülkede giyilen geniş kenarlı şapkaların resmini gösterdi. Meksika'nın en bilinen yemeği olan ve dürümü andıran "fajita"yı tanıttı.


Ve son olarak Zeynep Su ile birlikte Mısır'a gittik. 6650 km uzunluğundaki Nil Nehri'ni ve Mısır'da sık sık karşımıza çıkabilecek develeri gördük. Zeynep Su bize sembollerden oluşan, eski Mısır yazısı hiyeroglifleri ve kendi çizdiği piramit resimlerini de gösterdi.


Zürafalarla birlikte pek çok farklı ülkenin geleneksel giysilerini gördük, yiyeceklerinin tadına baktık, müziklerini dinledik. Farklı dillerde nasıl "merhaba" ve "hoşçakal" denildiğini öğrendik. Her ülkenin sembolü haline gelmiş, o ülkeyi çağrıştıran birbirinden değişik varlıkları olduğunu fark ettik. Kimisinin kocaman şapkaları vardı, kimisinin inekleri, kimisinin sarayları, kimisinin de kuleleri. Zürafalar bize çok renkli bir sunumla, en temel yönlerini belirterek pek çok farklı ülkeyi tanıttılar. Birlikte kıtaları, okyanusları aştık, yarım saatlik bir dünya turu yaptık.