Güneş kendini gösterince yaşadığımız şehir çok daha güzel görünüyor. Bahar aylarında İstanbul'u gezmeye doyum olmuyor. Biz de güneşi görünce okulda duramadık, İstanbul'un sembolleri haline gelmiş kulelere iki ayrı gezi düzenledik.
İlk gezimizi Kediler sınıfıyla birlikte gerçekleştirdik. Birlikte Kız Kulesi'ni görmeye, efsanelerini dinlemeye gittik. İki bin beş yüz yıllık bir geçmişe sahip olan ve İstanbul'un tarihine tanıklık eden Kız Kulesi'ne Üsküdar Sahili'nden bindiğimiz tekne ile ulaştık.
Kız Kulesi'nin içini dolaşırken burası ile ilgili anlatılan ve duvarlarına resmedilmiş olan efsaneleri dinledik. Ardından kulenin çevresini dolaşarak her açıdan İstanbul'u izledik.
Yaptığımız geziler için kayıt düşmemek olmaz. Çocukların düşeceği en güzel kayıt ise resmetmek olsa gerek. Kız Kulesi'nden ayrılmadan önce, bu özel yapının resimlerini de çizdik.
İkinci gezimizi Zürafalar sınıfı ile birlikte düzenledik ve birlikte Galata Kulesi'ne gittik. Binalar arasında ilerlerken küçük bir meydanda birdenbire karşımızda beliriveren Galata Kulesi heybetli görüntüsüyle hepimizi etkiledi. İlk iş olarak çevresinin kaç adım olduğunu tahmin etmeye çalıştık. Ardından kimin en yakın tahminde bulunduğunu görmek için etrafında dolaşarak adımlarımızı saydık.
Hepimizin merakla beklediği, Galata Kulesi'nin tepesine çıkmak ve oradan manzaraya bakmaktı. Ölçümlerimizi tamamlar tamamlamaz kulenin içine yöneldik. Kısa bir süre sonra tepedeydik. Kulenin etrafını tam tur dönerek İstanbul'a yukarıdan baktık.
Asansörle çıktığımız kuleden aşağıya merdivenleri kullanarak indik. Aşağıda meydan cıvıl cıvıl, güneşli, renkli ve müzikliydi. Bir süre daha orada vakit geçirerek sıcacık bahar gününün tadını çıkardık.
Geçtiğimiz hafta İstanbul'u keşfetmek, öğrenmek adına güzel bir haftaydı. Biz de bu fırsatı kaçırmadık. Sizlere de tavsiye ediyoruz.