Renkli Bir Koleksiyon

Bugün Küçük Ağaç'ta bir misafirimiz vardı. Zürafalar sınıfından Tibet'in annesi Tijen Hanım aile katılımı saati için okulumuza geldi ve çocuklara silgi koleksiyonunu gösterdi.

Tijen Hanım rengarenk silgilerini masaya yerleştirmeden önce çocuklarla koleksiyonerlik hakkında sohbet etti. Onlara ilginç koleksiyonlar yapan insanların fotoğraflarını gösterdi. Şişeler, kutular, vanilatörler, makaslar, bebekler, yelpazeler ve oyuncak arabalar... Pek çok farklı koleksiyonun resmini inceledikten sonra sıra Tijen Hanım'ın silgi koleksiyonunu görmeye geldi.

Tijen Hanım bu koleksiyona silgilerin farklı formlarından etkilenerek başladığını anlattı. Seneler içerisinde toparladığı silgiler arasında en çok çocukların dikkatini çekenler lego, kurabiye, meyve ve hayvan şekilli olanlardı. Tibet'in "antika silgi" diye adlandırdığı köşeli, ince, mavi silgi ise öğretmenlerimiz adına çok ilgi çekiciydi çünkü onların öğrencilik yıllarında kullandıkları silgilerdendi. 

Tijen Hanım'ın ziyareti ile çocuklar, renkli ve ilgi çekici bir koleksiyonu inceleme fırsatını buldular. Kendilerinin de her gün kullandıkları bir objenin bu kadar çok çeşidini bir arada görmek onlar adına oldukça eğlenceliydi. Tijen Hanım'a planlamış olduğu aile katılımı etkinliği için teşekkür ediyoruz. 

Pazarda Dolaşan Zebralar

Arıların ardından Zebralar da pazar alışverişine çıktılar. Tıpkı arkadaşları gibi onlar da Feneryolu Sabit Pazarı'na giderek önce dükkanları dolaştılar. 

Fırın, kasap, balıkçı, aktar ve oyuncakçıyı gördükten sonra meyvelerini satın almak üzere manava yaklaştılar. 

Meyvelerini seçerek bir poşete dolduran Zebraların tercihi muz ve elma oldu. Satın aldıkları meyvelerin parasını ödeyen öğrencilerimiz tekrar okullarına döndüler.

Pazarda Gezinen Arılar

Bugün Arılar sınıfı öğrencileri ile birlikte Feneryolu Sabit Pazarı'ndaydık. Pazar içerisinde dolaştık, farklı dükkanlarda teşhir edilmekte olan çeşit çeşit ürünleri inceledik.

En renklisi meyve tezgahıydı. Biz de zaten pazara meyve satın almak üzere gitmiştik. Tüm dükkanları gördükten sonra manava yöneldik.

Çocuklar almak istedikleri meyveleri tek tek kendileri seçtiler ve poşetlere doldurdular.

Ardından satın aldıkları meyvelerin parasını ödediler.

Güneşli bir Aralık sabahında, renkli tezgahlar arasında gezinen renkli grubumuzun alışverişi böylece sona erdi. Meyvelerimizle birlikte okulumuza geri döndük. Bu hafta çocuklar kendi seçtikleri meyvelerin tadını çıkaracaklar.

Miro ve Figürleri

Küçük Ağaç'ta Aralık ayının sanatçılarından biri Joan Miro. Öğrencilerimiz geçtiğimiz iki haftayı onun eserlerini inceleyerek geçirdiler. Onun figürlerinden ve sembollerinden esinlenerek kendi eserlerini oluşturdular. Aralık ayının sonuna kadar da benzer çalışmalara devam edecekler. Rengarenk bir dünya içerisinde olduklarını söylersek pek de abartmış olmayız.

Geçtiğimiz hafta bu renkli dünyadaki yolculuğumuzu biraz daha somutlaştırdık. Miro'nun Sakıp Sabancı Müzesi'nde sergilenmekte olan eserlerini görmek için bir gezi düzenledik. Beş ve altı yaş grubu öğrencilerimizin katıldığı bu gezide çocuklar, fotoğraflarını gördükleri resim ve heykellerin asıllarını inceleme fırsatını yakaladılar.

Müze içerisinde fotoğraf çekilmesine izin verilmediği için Miro'nun eserleriyle buluşan öğrencilerimizi fotoğraflayamadık. O yüzden gezimizi birkaç satırla aktarmak istiyoruz. Sergiyi sanat ve seramik öğretmenimiz eşliğinde dolaşan çocuklar, çoğu resmin önünde durarak Miro'nun figürleri hakkında sohbet ettiler. Yıldızları, kuşları, kadınları, güneş ve ayı gördüler. Miro'nun hangi rengi ne amaçla kullandığını öğrendiler.  

Sergide Miro'nun tuvalleri, heykelleri, baskıları ve halıları yer alıyordu. Öğrencilerimiz, sanatçının aynı figürleri, aynı renklerle fakat farklı tekniklerde çalışmış olduğunu gördüler. Gerçek objelerden oluşan heykelleri incelediler. 

On yıldır hiç kımıldatılmadan Miro Müzesi'nin önünde duran Kişi heykeli, sergide incelediğimiz son eserdi. Öğrencilerimiz bir heykelin nasıl yapıldığını bu heykel üzerinde öğrendiler. Miro bu heykele bademden bir gövde ve çakıl taşından bir çift göz hayal ederek başlamış. Ardından üç alçı model yapmış. Ve sonunda 5 cm boyundaki badem ve taştan yapılan model, 2 metrelik bronz bir heykele dönüşmüş. Kişi heykeli, küçük fakat yaratıcı bir fikrin nasıl kocaman bir sanat eserine dönüştüğünü hepimize açık bir şekilde gösterdi.

Bizler Miro Sergisi'ni gezerken sanatçının figürlerle dolu rengarenk dünyasına keyifli bir yolculuk yaptık. Bu yolculuk bize Miro'nun sembollerden oluşan dilini çözme imkanını verdi. 

En Eğlenceli Diş Muayenesi

Bu hafta öğrencilerimizle "Sağlığımız" konusunu işlerken bir de gezi ekledik programımıza. Eski velilerimizden Diş Hekimi Cenk Besler'i ziyaret ettik. Cenk Bey bize ağız ve diş sağlığı ile ilgili bazı temel bilgileri aktardı. Dişlerimizi nasıl koruyacağımız hakkında bilgi verdi. Hangi durumlarda diş hekimine gitmemiz gerektiğini söyledi ve öğrencilerimizin sorularını yanıtladı.

Diş sağlığı ile ilgili sohbetimiz sona erdiğinde öğrencilerimiz gruplar halinde muayene odasını ziyaret ettiler. Pek çoğu ünite oturarak diş muayenesi de oldu. Muayene olmak istemeyen çocuklar ise arkadaşlarını izleme ve - çoğunluğu için ilk olan - bu tecrübelerini gözlemleme fırsatını buldular.

Diş Hekimi Cenk Bey, muayene sonunda öğrencilerimizin neredeyse tamamının dişlerinin son derece sağlıklı olduğunu söyledi. 

Bu güzel haberin ardından çocuklar Cenk Bey'den birer de diş macunu aldılar. Ve böylelikle arkadaşlarının eşliğinde gerçekleştirdikleri belki de en eğlenceli diş hekimi ziyaretini tamamlamış oldular.

Bizlere vakit ayırarak öğrencilerimizin muayenelerini gerçekleştiren Cenk Bey'e teşekkür ediyoruz. Umuyoruz ki pek çok yetişkinin aksine çocuklar bu geziden olumlu bir diş hekimi ve diş muayenesi intibası ile ayrıldılar. Ve daha da önemlisi sahip oldukları pırıl pırıl dişlerin sağlığını korumak için diş fırçalamayı aksatmadan devam ettirecekler. 

Orff Deneyimi

Eğitim programımız içerisinde önemli bir yer tutuyor Orff yaklaşımı. Öğrencilerimiz her hafta Orff oyunlarına katılıyorlar ve Orff tabanlı müzik dersleri alıyorlar. Bu yaklaşım sayesinde etkisi uzun yıllara yayılan büyük kazanımlar sağlıyorlar. Ve biz bu kadar önem verdiğimiz Orff'u velilerimiz de tanısın istiyoruz. Çocuklar sene sonunda Orff sunumlarını gerçekleştirirken, o aşamaya hangi adımlarla ulaştıklarını, neler başarmakta olduklarını onların da gözlemlemelerini arzu ediyoruz. Bu amaçla da onları Orff'la tanıştırmak üzere her yıl bir yaşantı grubu oluşturuyoruz. 

Bu yılın Orff yaşantı grubu geçtiğimiz pazar günü bir araya geldi. Eğitim ve Orff Koordinatörümüz Filiz Yaşar ve müzik öğretmenimiz Aylin İzgi'nin hazırladığı program üzerinden ilerleyen grubumuz, Orff oyunlarını deneyimleyerek bu yaklaşımın temel amaçları hakkında bilgi sahibi oldu.

Velilerimiz birlikte dans ettiler. Orff enstrümanlarını kullandılar. Gruplar oluşturup tekerlemeler yazdılar. Yazdıkları tekerlemeleri ritm ve enstrümanlarla desteklediler. Birkaç saatlik bir süreçte pek çok oyuna katılma imkanını yakaladılar. 

Öğrencilerimizle bir tema üzerinden giderken Orff yaklaşımının eğitim sürecimizi nasıl desteklediğini aktardık. Örneğin gökkuşağının renklerini öğrenirken, diğer disiplinlerden, danstan, müzikten faydalandığımızı oyunlarımızla gösterdik. 

Çocukların farklı öğrenme şekillerine sahip olduklarını bir defa daha vurguladık. Her çocuk öğrenebilmeli. Bunu sağlamak için de her kanal değerlendirilmeli. İşte bu da kısaca çoklu zekanın temeli. Orff yaklaşımı, farklı şekillerde öğrenen çocukların öğrenme süreçlerini destekliyor ve bu sayede onlara büyük kazanımlar sağlıyor.

Son olarak bizim kısa bir zaman dilimine sığdırdığımız pek çok oyunun öğrencilerimizle nasıl gerçekleştirildiğini aktardık velilerimize. İki yaş grubundan beklentimizin belki sadece davula basit bir ritmle vurmakken, yaş ilerledikçe ritmin geliştiğini, adımların, dansların, tekerlemelerin eklendiğini anlattı eğitmenlerimiz. Ve bir dansı hazırlamak için adım adım ilerlediğimizi, bu sürecin bazen bütün bir seneye yayıldığını söylediler. Ulaşılan noktada ise çocukların ne gibi kazanımlar sağladıklarını açıkladılar.

İnanıyoruz ki Orff yaşantı grubumuza katılan velilerimiz artık bu yaklaşımla ilgili daha net fikir sahibi oldular. Ve umuyoruz ki aynı zamanda yetişkinlikten birkaç saatliğine uzaklaşıp kaygısızca, rahatça, çocukça eğlendiler, dans ettiler, oyunlar oynadılar. Çocuklarının okulunda çocukları gibi oldular. 

Katılan tüm velilerimize teşekkürler...

Doğa Gözlem Defteri

İçinde bulunduğumuz dönemin ilk aile katılımını bugün gerçekleştirdik. Zürafalar sınıfından Alaz Neyişci'nin annesi Şafak Hanım bizlerleydi. Önceki yıllarda da öğrencilerimizle bir araya gelen Şafak Hanım, birbirinden renkli etkinlikler planlamıştı onlar için. İlk ziyaretinde magnet, bir sonrakinde ise kitap ayracı yapmıştı çocuklarla birlikte. Bu yıl için planladığı etkinlik ise doğa gözlem defteri hazırlamaktı. Atölye aşaması keyifli, çıkan ürün ise çok özel oldu. 

Şafak Hanım çalışmanın başında doğa gözlem defterinin ne için kullanılacağını anlattı çocuklara. Doğada yürüyüşe çıktıklarında, pikniğe ya da kampa gittiklerinde gördüklerini, çevrelerinde gözlemlediklerini bu deftere çizebileceklerini, yere dökülmüş yaprakları ya da tohumları yapıştırabileceklerini veya beğendikleri bir yaprağın izini çıkarabileceklerini söyledi.  Hatta önümüzdeki sene okuma ve yazmayı öğrendiklerinde, izlenimlerini yazıya da dökebilirlerdi.

Ardından çalışma başladı. Çocuklar önce defter kabının içine kağıtları yerleştirdiler ve tutturmak için klipslediler. 

Bir sonraki aşama daha da keyifliydi. Defterlerin süslenmesine geldi sıra. İplerden hazırlanan fiyonklarla, fiyonklara geçirilen yapraklarla ve çıkartmalarla her bir defter diğerinden farklılaşmaya başladı. Her öğrencimizin kendisine özel bir defteri oldu.

Etkinliğin sonunda, çocuklar Şafak Hanım'ın getirdiği yaprakların izlerini çıkararak defterlerini kullanmaya başladılar.  

Umuyoruz ki bundan sonra da doğaya çıktıklarında gördükleri ağaçları, çiçekleri, kuşları ve kelebekleri doğa gözlem defterlerine resmedecekler; buldukları ilginç yaprakları toplayacak ya da izlerini çıkaracaklar. Ve belki de bu sayede doğayı biraz daha dikkatle gözlemleyebilecekler.

Şafak Hanım'a bu değerli çalışma için bir kere daha teşekkür ediyoruz.

Aşurenin Bereketi

Mutfak kültürümüzün en tatlı parçalarından biridir aşure. Ve de çok özeldir. Farklı evlerde farklı alışkanlıklarla pişirilir. Kimileri yedi malzemeyle hazırlar, kimileri kırk bir malzemeyi şart koşar. Bazıları da kepçenin ucuna gümüş para bağlar. Tüm bunlar bir yana, aşureye kıvamını içine karışan niyetler ve dilekler katar.

Küçük Ağaç'ta da pek çok evdeki gibi törensel bir hava içerisinde karşılanır aşure zamanı. Kocaman kazanımıza her öğrencimiz evinden ayrı bir malzeme getirir, katar. 

Pek çok ailenin katkısıyla kaynayan aşuremizin meyvelerini de yine öğrencilerimiz hazırlar.

Bu yıl çocuklar yoğunlukla narlar üzerinde çalıştılar. Nar ayıklamak gibi zor fakat bir o kadar da lezzetli bir işin üstesinden başarıyla geldiler. Ve günün devamında aşuremiz hazırlandı. Tüm bolluk ve bereket dileklerimizle birlikte size ulaştırılmayı bekliyor. Şimdiden afiyet olsun.

Sonbaharın Renkleri

Yağmur, rüzgar, dökülen yapraklar... Sonbahar kendini iyiden iyiye hissettiriyor. Artık mont giymeden evden çıkmak pek mümkün değil. Sabahları okula geldiğimizde bizi bahçeye dökülmüş sarı yapraklar karşılıyor. Renkler bile değişti. Güneş ışıklarını geri çektikçe her yer biraz daha karanlık görünüyor sanki. Biraz daha gri... Ama bütün bu gri tablonun içinde yine de ışıl ışıl parlayan görüntüler yakalamak mümkün.

Rengarenk çizmeleri, şirin şemsiyeleri, pırıl pırıl montlarıyla bu mevsimin en güzel figürleri çocuklar hiç şüphesiz. Onlardan yansıyan renkleri bir araya getirerek sonbaharı neşeyle karşılamak bu gri tabloyu keyiflendirdi bizler için.

İşin en güzel yanıysa bu renklerin sınıfta geçirdiğimiz birkaç dakikayla sınırlı kalmamasıydı. Ne zaman bahçeye çıksak renkler de bizimle birlikte geldiler. Yağmurun altında eğlenirken, su birikintilerinde dans ederken, tırmanırken, sallanırken, koşarken, oynarken çocuklar hep rengarenktiler.

Güzel bir sonbahar başladı bizler için. Neşeli ve renkli, cıvıl cıvıl sonbahar...