5 Nisan 2013 Cuma

Uçan Kalem Nerede?

Küçük Ağaç'ın drama öğrencileri her yıl oyunlarını kendileri hazırlar ve 27 Mart Dünya Tiyatro Günü’ne yakın bir tarihte sergilerler. Onların sunumları eşliğinde Dünya Tiyatro Gününü tüm öğrencilerimizle birlikte kutlamış oluruz. O günkü organizasyonumuz öğrencilerimizin oyunuyla sınırlı kalmaz. Oldukça zengin bir içerikle hazırladığımız programımıza okulumuza davet ettiğimiz sanatçı konuklarımız da katılır. Bizlerle birlikte drama öğrencilerimizin performanslarını izler, ardından çocuklarla sohbet ederler.

Bu yıl tiyatro oyunumuzun sergilenme tarihi 10 Nisan 2013 Çarşamba. Drama öğrencilerimiz hikayelerini oluştururken bu defa Simla Sunay’ın “Mavi’nin Mutluluğu” kitabından yola çıktılar. Kitapta Türk resim sanatının en önemli isimlerinden biri olan Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun çocuklara tanıtılıyor. Öğrencilerimizin bu kitabın devamını hayal ettiler.

DSCF4181
 
Birlikte oluşturdukları öyküyü önce sahne metnine dönüştürdüler. Ardından rol dağılımını yaptılar. Son birkaç aylarını da rollerine çalışarak geçirdiler.

DSCF4183
 
DSCF4190
 
"Uçan Kalem Nerede?" artık sahnelenmeye hazır. Çocuklar, 10 Nisan Çarşamba günü gerçekleştirecekleri performansları için heyecanla son provalarını yapıyorlar. 

DSCF4204

Bu yıl da çok keyifli bir gün bizleri bekliyor. Konuğumuz ise çocukların çıkış noktası olan "Mavi'nin Mutluluğu" kitabının yazarı Simla Sunay. Simla Hanım, kitabında çocuklara tanıttığı Bedri Rahmi Eyüboğlu ile birlikte Nisan ayının sanatçısı. Kendisi, çocukların oyununu izlemek, yazdığı hikayenin öğrencilerimiz tarafından yazılan devamını görmek ve sonrasında onlarla sohbet etmek üzere konuğumuz olacak. Hatta yanında bir de arkadaşını getiriyor; "Mavi'nin Mutluluğu" kitabının çizeri Gökçe Akgül. Sözün kısası, programımız yine dopdolu.
 
Afiş

Okulumuzun üst katında, çok amaçlı salonumuzda gerçekleşecek olan "Uçan Kalem Nerede?1" oyunumuza mekanımız kısıtlı olduğu için sadece drama öğrencilerimizin velilerini davet edebiliyoruz. Katılamayan velilerimiz için bu güzel oyun sırasında çekeceğimiz fotoğrafları ve Simla Sunay ve Gökçe Akgül'le gerçekleşecek sohbetin detaylarını bloğumuzdan sizlere aktaracağız.

3 Nisan 2013 Çarşamba

Geri Dönüşüm

Çok önemli bir gezi gerçekleşirdik bugün. Kadıköy Belediyesi Ambalaj Atıkları Toplama ve Ayrıştırma Tesisi'ne giderek uzun bir süredir işlemekte olduğumuz geri dönüşüm temasının aşamalarından biri olan "ayrıştırma ve presleme"yi inceledik.

Gezimiz sırasında bize eşlik eden tesis yetkilisi Fikri Bey, çocuklarla geri dönüşüm hakkında uzun uzun sohbet etti. Birlikte nelerin çöp, nelerin geri dönüştürülebilen atık olduğunun üzerinden geçtiler. Ardından da hep beraber tesisi gezdik.


Atık Toplama ve Ayrıştırma Tesisi 2000 yılından beri faaliyet gösteriyor ve %300 kapasite ile günde on sekiz saat çalışıyor. İki yüz kişilik personelinin yarısı sahada atık topluyor, altmış kadar çalışan bant başında atık ayrıştırıyor, kalanlar da araç operatörlüğü gibi destek işleri gerçekleştiriyor. Kadıköy'ün yanı sıra Maltepe, Kartal, Bakırköy ilçelerinden toplanan atıklar da bu tesise geliyor.


Kadıköy ilçesinde düzenli olarak yapılan bilgilendirmeler ve verilen eğitimler sonucunda her dört kişiden biri geri dönüşüm yapıyor. Toplanan atık malzemelerin miktarı aylık 900 ton. Buna diğer üç ilçe de eklendiğinde tesiste ayrıştırılan atıkların toplamı 2000 tona çıkıyor.


Bant üzerinde, insan gücüyle ayrıştırılan maddeler daha sonra pet şişeler, kartonlar, karışık kağıt, naylon torba, renkli plastik gibi farklı gruplar halinde preslenerek fabrikalara gönderilmek üzere istifleniyor.


Bugünkü gezimiz hepimizi farklı açılardan etkiledi. Çocuklar, atık toplama araçlarından, kepçelerden ve forkliftten gözlerini alamadılar.  Biz büyüklerse mavi bir kutu içerisinde biriktirdiğimiz atıkların bir arada oluşturduğu görüntüden ve bunlar üzerinde - ister istemez sağlık sorunları yaşayarak - çalışan insanlardan çok etkilendik. Çalışanlara elimizden gelen ufacık bir desteği vermek adına atıklarımızı farklı torbalarda biriktirmeye karar verdik. Tonlarca atık arasında belki üç - beş torba. Yine de kıyıya vurmuş sayısız deniz yıldızı içinden suya geri atılan birkaç tanesi misali ufak da olsa yaratabileceğimiz bir fark...


Ve daha da önemlisi, çocuklara aşıladığımız geri dönüşüm bilinci... Çoğu zaten evlerinden de bu kavrama aşinalar. Son birkaç haftadır okulda da yoğun bir şekilde geri dönüşüm teması üzerinde çalışıyorlar. Artık hangi atıkları geri dönüştürebileceklerini, bunu nasıl yapmaları gerektiğini biliyorlar. Geri dönüşüm sembolünü tanıyor, ellerine geçen ambalajlarda bu sembolü arıyorlar. İşte yaratmamız gereken esas fark da bu galiba.

2 Nisan 2013 Salı

Küçük Prens’in Gezegeni (2 Nisan 2013)

Küçük Prens’i tanımayan var mı?  Bizim 3-5 yaşındaki miniklerimiz ise yeni tanıştı. Küçük Prens kimdir, nerede yaşar, pilotla nasıl tanıştı okuduk anlattık. Küçük Prens’in yaşadığı gezegeni hayal ettik. Ne kadar da küçük bir gezegen! Biz de komşu gezegenler tasarlamaya karar verdik. Doğal kille bir sürü gezegen yaptık. İkiz olanları bile var bakın! İkiz gezegenleri köprülerle bağladık!

Şimdilerde Küçük Prens’in çizgi filmi ve çizgi roman sürümleri çıktı. Fransız yapımı bu serileri de takip ediyoruz. Küçük Prens’in aslını aratsa da hiç fena değiller. (Diğer çizgi filmlere oranla!)







 
 


http://www.kucukprens.org/kitap/1.php

Küçük Prens, (Roman),  Antoine de Saint-Exupery, Çeviren: Sumru Ağıryürüyen, Mavibulut Yayınları

Küçük Prens ve Rüzgâr Gezegeni, (Çizgi Roman), Guillaume Dorison, Çeviren: Füsun Önen Pinard, Resimleyen: Diane Fayolle, YKY

Sınıfta, Mutfakta, Fırında Ekmek

Lezzetli bir temamız vardı geçtiğimiz hafta; ekmek. Öyle güzel kokular sardı ki okulu, ister istemez ekmek yerken bulduk kendimizi. Hem de kendi hazırladığımız ekmekleri yedik. Lezzeti mi? En güzel kurabiyelerden daha güzeldi bizim için.

Ekmek maceramızın en başında, ilk olarak ekmek hamurunun hangi malzemelerle hazırlandığını gördük. Türkan Öğretmenimiz un, tuz, maya ve suyu bir araya getirip yoğurarak hamurumuzu hazırladı bizim için.

DSCF3278
 
Ekmek hamuru bir süre dinlendikten sonra çocukların işi başladı. Kendilerine verilen ekmek hamurunu bir güzel yoğurup şekil verdiler. Hazırlanan bu ilk ekmekler okulumuzda pişti. Kokusu da tüm katları sardı.




Bir sonraki ekmekleri de yine kendimiz yoğurup şekillendirdik. Fakat bu defa okulda pişirmedik. Küçük Ağaç'ın biraz ilerisindeki Fırınım'a düzenlediğimiz gezi sırasında yanımızda götürdük. Orada pişti ekmeklerimiz.


Fırınım'da arka tarafa geçerek ekmek hamurunun nasıl yoğrulduğunu izledik. Büyük bir teknede kocaman bir mikserle yoğruluyordu. Ardından da kocaman bir fırında pişiriliyordu. Çocuklar, ekmek yapımını izlerken bir yandan da merak ettikleri soruların cevaplarını almak üzere fırıncılarla sohbet ettiler.


Fırınım'dan ayrılmadan önce ekmek de almayı ihmal etmedik. Çocukların her biri evlerine götürmek üzere taptaze ekmeklerden birer tane aldılar.


Ve ekmek alma görevini üstlenmiş olmanın onlara verdiği hakkı kullanarak dönüş yolu boyunca ekmeklerinin uçlarından koparıp koparıp yediler.


Leziz bir temaya keyifli bir final...