9 Mayıs 2013 Perşembe

Çeşme Başında Sergi

Bizim için mayıs ayı "İstanbul" ayıdır. "Yaşadığımız Kent" teması çerçevesinde tüm ay boyu İstanbul'u anlatırız çocuklara. Her haftaya bir gezi planlar, birlikte şehrimizin güzelliklerini keşfederiz. Uzun soluklu ve bir o kadar da keyifli bir konudur bizim için güzel şehrimiz. Ve işte yine mayıs ayı, ve işte yine İstanbul zamanı...

İlk haftayı çeşmelere ayırdık. İstanbul'un belli başlı çeşmelerinin fotoğraflarını inceledik, resimlerini çizdik. Çeşmeler hakkında kitaplar okuduk. Kendi maşrapalarımızı yaptık. Ve ilk İstanbul gezimizde Selamiçeşme'de bulunan sokak çeşmesini incelemeye gittik.


Aslında sadece bir inceleme gezisi planlamamıştık. Çeşmelerle ilgili vermek istediğimiz bir mesajımız da vardı. Artık yavaş yavaş gelen geçenin çöplüğü haline dönmeye başlayan çeşmelerimizin değerine dikkat çekmek istiyorduk. İlk iş olarak eldivenlerimizi takıp çeşmenin içine atılmış olan çöpleri temizledik.


Ardından çocukların okulda çizmiş oldukları çeşme resimlerini mermer gövdeye yapıştırdık. Resimlerin tam ortasına mesajımızı içeren kağıdımızı iliştirdik; "Küçük Ağaç Anaokulu çeşmelerimize sahip çıkıyor." Gezimizin inceleme kısmı bundan sonra başladı. Bir süre daha orada kalıp çeşmenin tüm detaylarını görerek, dokunarak inceledik.


Çeşme başı sergimizi görmek isterseniz Selamiçeşme'ye doğru kısa bir yürüyüş yapmanız yeterli. Sergimizin ne kadar süreyle açık kalacağı konusunda net bir bilgi veremiyoruz. Yağmurlar ya da rüzgarlar yıpratmadığı sürece öğrencilerimizin çeşme yorumları muhtemelen orada izleyicilerini bekliyor olacak.

Doğa Bilimleri Merkezi

Her yıl dört yaş grubu öğrencilerimizle Saint Joseph Lisesi'nde yer alan Doğa Bilimleri Merkezi'ne gideriz. Ülkemiz sınırları içerisinde yaşamış hayvanların doldurulmuş örneklerini inceleriz. Bu yılki gezimizi bu hafta içerisinde gerçekleştirdik. Kelebekler ve Zebralarla birlikte yüzlerce çeşit hayvan arasında merak dolu bakışlarla dolaştık.
 
 
Girdiğimiz ilk galeride nesli tükenmiş ya da tükenmekte olan hayvanların iskeletleri sergileniyordu. Bunlar arasında lemur, kanguru ve karıncayiyen gibi hayvanların iskeletleri, hipopotam, at ve yaban keçisi gibi hayvanların kafatasları, bir filin bacak kemiği ve bir beyaz köpekbalığının çene kemiği bulunuyordu.
 
DSCF6156
 
Bir sonraki galeride balıklar ve su canlıları yer alıyordu. Testere balığı, balon balıkları, yengeçler, su kaplumbağaları ve daha pek çok çeşit balık çocuklardan ilgi gördü. Fakat hiçbiri Sarayburnu'nda yakalanmış olan fok balığı kadar dikkat çekici değildi onlar için.
 
 
Ardından kuşların yer aldığı galeriye geçtik. Flamingolar, pelikanlar, leylekler, İstanbul'un kuşları martılar, kuğular ve ördekler yan yana yerleştirilmişti. Karga türleri bir arada duruyorlardı. Ve galerinin en etkileyici kuşları baykuşlar, doğan, kartal ve akbabaydı. Bu kuşlardan bazılarının büyüklükleri hepimizi şaşırttı.
 
 
Orman hayvanlarının sergilendiği galeride bizi geyikler, tilkiler, domuzlar, kurt ve ayı bekliyordu. Bir yandan seslerini dinledik, bir yandan da karşımızda kocaman dikilen bu hayvanları inceledik. Daha küçük hayvanlar da sergileniyordu bu bölümde. Kirpiler, fareler, yarasalar ve orman kuşları...
 
 
Egzotik galeride yer alan, Anadolu'da yakalanmış Hazar kaplanı ilgimizi en çok çeken hayvanlardan bir diğeriydi. Vivairumlardaki su kaplumbağaları, kurbağalar ve iguana da aynı derece heyecanlandırdı çocukları.
 
 
Son galeride ise farklı hayvanlara ait yumurtalar, rengarenk kelebekler ve yüzlerce çeşit böcek sergilenmekteydi.
 
 
Bu yılki Doğa Bilimleri Merkezi gezimiz, tıpkı önceki yıllar gibi yine çok heyecan vericiydi. Yüzlerce hayvan çeşidi arasında dolaşmak, onları yakından incelemek ve bazılarının bir zamanlar ülkemiz sınırları içerisinde yaşamış olduğunu öğrenmek çocuklar için ilgi çekiciydi. Onların gezi sırasında sergiledikleri uyum ve bizlere eşlik eden biyoloji öğretmeni Laurent Chapdelaine'in aktardığı bilgilere gösterdikleri ilgi ise gezinin keyfini kat kat arttırdı.

7 Mayıs 2013 Salı

Gecenin Rengi - Paul Gauguin’den İlham Alan Bir Çocuk Kitabı (7 Mayıs 2013)

Gecenin rengi adlı resimli öykü kitabını okuduk. Kitap sanılanın aksine ressam Paul Gaugin’i anlatmıyor büyük ressamın ünlü Tahitili kadınlar eserlerine göndermede bulunarak görselleştirilmiş.

Hikâye birbirinden farklı özellikler taşımaya karşı duyarlılığı işliyor. Koca Avrupa’da Gauguin gibi Afrika, Japonya, Güney Amerika gibi coğrafyaların koyu derili insanlarını resmeden azdır. (Fikret Mualla’nın Paris’te resimlediği Jazz yapan siyah adamlar tablo serisini saymazsak). Çocuklar, hikâyedeki renkli gölgeleri ve Gauguin’in renklerini çok sevdi.







 
 
 
 
 

 
 
 

“The Color of the Night: A Children's Book Inspired by Paul Gauguin”,  Helene Kerillis, Resimleyen: Vanessa Hié, İngilizceye çeviren: Agathe Joly, Prestel Yayınları, Almanya