25 Aralık 2012 Salı

Veee Yeni Yıl Partimiz...


Bugün Noel Baba'yı ağırladık okulumuzda. Yeni yıl hediyelerini dağıtmaya Küçük Ağaç'tan başladı. Onun geleceğini haber alınca biz de bir partiyle karşıladık onu. En güzel kıyafetlerimizi giydik. Çocuklardan bazıları kostümlerle geldiler okula. Uyuyan Güzel, Tiger, Darth Vader'ın askerlerinden biri, güzel bir Macar kızı, birkaç Noel Baba ve Minie bizimle beraberdi. Birbirinden güzel kızlar, yakışıklı erkekler partimizdeydi. Ve erkenden başladık eğlenceye.


Önce hep birlikte dans ettik.


Sonra takımlara ayrılıp oyunlar oynadık. Heyecanımız iyice arttı.


Ardından yine dans ettik. 


Ve partinin sonunda Noel Baba geldi. Eli kolu hediyelerle doluydu. Tek tek çocuklara paketlerini dağıttı. Bu yıl çocuklarla birlikte anne ve babalarını da düşünmüş, ikişer hediye getirmişti.


Hediyelerini alan çocuklar Noel Baba'nın yanında sınıfça fotoğraf çektirdiler. Ve yeni yıl partimiz böylece sona erdi.





Hani derler ya bir şey nasıl başlarsa öyle gider diye... Bizim yeni yıl kutlamamız çok keyifli, enerji dolu ve bol gülücüklüydü. Arkadaşlarımızın arasında müthiş güzel vakit geçirdik, çok eğlendik. Umuyoruz ki bu enerjimiz ve keyfimiz 2013'ün tamamına yayılır ve hepimiz için çok güzel bir yıl olur. Yeni yılınız şimdiden kutlu olsun.

Muhteşem Güne Muhteşem Başlangıç


Bugün okulumuzda yeni yıl partimiz var. Bütün öğrencilerimiz en güzel kıyafetleri hatta kostümleri içerisinde okula geldiler. Her birinin keyfini ve heyecanını yüzlerinden okumak mümkün. Henüz partimiz başlamadı. Fakat günümüz o kadar güzel başladı ki sizlerle paylaşmadan edemedik.

Okulumuzun mezun öğrencilerinden Selin ve Serra Kösebay ile Kelebekler sınıfından Demir Seydan'ın ablası Defne okulumuzda misafirimiz bugün. Aslında misafirimiz demek çok yanlış. Onlar bu okulun vazgeçilmez parçaları, neşeleri ve ev sahipleri artık.


Sabah Küçük Ağaç'ın kapısından girdikleri andan itibaren bizlere yardımcı oluyor, çocuklara ablalık yapıyorlar. Üstlerini değiştirmelerine yardım ediyor, her bir öğrenciyi tek tek sınıflarına götürüyorlar. Parti heyecanıyla okula giren çocuklarımızdaki şaşkınlık ve gördükleri ilgi karşısındaki keyif ise anlatılacak gibi değil. 



Serra, Selin ve Defne, çocuklara ilgi dolu yaklaşımları ile kalplerini anında fethettiler.Onlarla bahçede oyunlar oynadılar. Sohbet ettiler. Play Time dersine girerek çocukların İngilizce oyunlarına katıldılar.

DSCF7921


Bir zamanlar öğrencimiz olan ve ilkokula başlayana kadar okulumuza devam eden bu üç güzel insanın bugün bizlere destek vermek üzere okulumuza gelmeleri, çocuklara bu kadar candan ilgi göstermeleri bizleri çok etkiledi. Sadece bizleri mi... Bahçedeyken bir çağrı yaptık; "Kim bu güzel ablalarla fotoğraf çektirmek ister?" İşte sonuç...


Yukarıdan müzik sesleri gelmeye başladı. Partimiz başlıyor. Bu güzel güne aynı keyifle devam etmek üzere hepimiz yukarı çıkıyoruz. Sizlere de aynı derecede keyifli bir gün geçirmenizi dileriz.

23 Aralık 2012 Pazar

Fenerbahçe Müzesi


İstanbul'a yılın ilk karı düşerken okulumuzun Zürafalar ve Kediler sınıfı öğrencileri bir gezi düzenleyerek Fenerbahçe Müzesi'ni ziyaret ettiler. Zebralar sınıfından Alaz Neyişçi'nin annesi Şafak Hanım'ın davetlisi olarak gittikleri Müze'de ülkemizin en eski takımlarından birinin ve dolayısıyla Türk sporunun tarihi hakkında bilgi sahibi oldular.

Müzeyi gezmek üzere Fenerbahçe Şükrü Saraçoğlu Stadı'na kadar gidip de stadın içini görmemek olmazdı. Böylece gezimiz staddan başlamış oldu. Önceki gün oynanan maç oynanan sahada bakım yapılıyordu. Ve televizyonlarda ya da gittiğimiz maçlarda binlerce seyircisi ile gördüğümüz stadı bomboş görmek oldukça farklı bir duyguydu.



İçeri girdiğimizde bizi Müze Müdürü Alp Bacıoğlu karşıladı ve gezimiz boyunca bize eşlik ederek Fenerbahçe'nin tarihi hakkında bilgiler aktardı. Müze'nin girişinde ilk karşımıza çıkan Atatürk'ün birebir mumya heykeli oldu. Çocuklar Atatürk'ü karşılarında görünce çok etkilendiler ve uzunca bir süre yanından ayrılmadan onu incelediler. 


Ardından Fenerbahçe Spor Kulübü'nün ilk kuruluş toplantısının ve Mütareke yıllarında Fenerbahçe lokalinden cepheye cephane taşınması anlarının mumyalarla canlandırıldığı bölümleri gördük. Geçtiğimiz yüz yıl boyunca farklı spor dallarında kazanılmış yüzlerce madalya ve kupaları inceledik. Bazılarının hikayelerini dinledik. 


Müze'de pek çok belge, fotoğraf, flama, forma ve giysiler sergileniyordu. Fenerbahçe Stadı'nın ilk halinin uçaktan çekilmiş bir fotoğrafı ve bugünkü halinin maketi vardı.



2007 yılında, Fenerbahçe'nin yüzüncü kuruluş yılı kutlamaları kapsamında Everest'in zirvesine dikilen bayrak da müzede yer alıyordu.


Ziyaretimizin sonunda yine mumyalardan hazırlanmış bir canlandırma bölümünü gördük. Atatürk'ün 1918 yılında kulübü ziyareti canlandırılmıştı. Aynı zamanda kendi el yazısının ve imzasının yer aldığı  şeref defteri de bu bölümde sergileniyordu. 


Fenerbahçe Müzesi'ni ziyaretimiz sırasında bir kulübün yüz yıllık tarihini gözlemledik. Daha önceden adını duymadığımız pek çok büyük spor adamının fotoğraflarını gördük, anılarını dinledik. Sporun büyüklüğüne ve birleştirici gücüne tanık olduk. Merak edenler varsa söyleyelim, farklı takımları tutan öğrencilerimiz gezi sonrasında tuttukları takımı değiştirmediler. Çünkü müzeyi gezerken kendi takımlarının da içerisinde yer aldığı birbirinden güzel dostluk ve başarı hikayeleri dinlediler. Öyle anlar oldu ki hep birlikte "En büyük Fener, başka büyük yok!" tezahuratlarında bulundular. Fenerbahçe Müzesi'ni ziyaretimiz sporun aslında hep bize yansıması gereken güzel yüzünü gösterdi hepimize.

Bize gezimiz boyu eşlik eden Şafak Hanım'a ve Alp Bey'e gösterdikleri ilgi ve yakınlık için çok teşekkür ediyoruz. Birlikte çok anlamlı ve keyifli bir gün geçirdik.

18 Aralık 2012 Salı

Mutluluğun Rengi Ne Renk? (18 Aralık 2012)


Bu hafta ilk kez bir Türk ressam ve şairini tanıdık. Bedri Rahmi Eyüboğlu... Mavi’nin Mutluluğu adlı çizgi roman sayesinde…

Mavi, resim yapmayı çok sever ama hiç renk kullanmazdı. Resimlerini yalnızca karakalemle yapardı. Renk demek mutluluk demekti; resimlerini renklendirmediğine göre, acaba Mavi mutsuz muydu? Derken bir gün, ressam, şair, yazar Bedri Rahmi Eyüboğlu’yla karşılaştı…

Çok yönlü sanatçı Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun yaşamından, resimlerinden ve şiirlerinden ilham alan bu hikâyeyi okurken Bedri Rahmi ile tanıştık, kitabın sonunda Mavi ve yeni arkadaşları Çebiş, Mavi Kaplumbağa ile birlikte nefis bir sergi gezdik!

Derken Bedri Rahmi ustamız gibi renk renk balıklar çizdik.

Mavi’nin Mutluluğu, Çizgi Roman, Yazan: Simla Sunay, Çizen: Gökçe Akgül, Editör: Gökçe Ateş Aytuğ, Desen Yayınları, Kasım 2012






17 Aralık 2012 Pazartesi

Nuh'un Gemisi'yle Yolculuk

Her yıl bir kere Nuh'un Gemisi'ne biner yolculuğa çıkarız. Yolculuk öncesi bazen gemimizi kendimiz hazırlarız, bazen de sınıflarımızdaki masaları gemi yaparız. Herkes bir rol seçer kendine ve yolculuk başlar. Geminin yolcuları hayvanlar olunca, çocuklar da en sevdikleri hayvanların yerine geçerler. Onlar gibi sesler çıkarır, onlar gibi hareket ederler. Hep birlikte yol alır, karaya ulaştıklarında gemiden inerler. Böylece gelmiş geçmiş en ilginç gemi bir kere daha yolculuğunu tamamlamış olur.

Bu yılın ilk yolculuğuna Zebralar ve Kelebekler çıktı. Önce büyük bir özenle gemilerini hazırladılar. Rengarenk boyadılar. Hazırlıkları tamamlandığında denize açıldılar. Her biri sevdiği bir hayvanı seçti kendine ve gemiye o hayvanın adımlarıyla çıktı. Yolculuğun sonunda hepsi sağ salim karaya ulaştı.


DSCF6885

Kediler ve Zürafalar da aynı yolculuğa çıktılar. Gemileri oldukça kalabalıktı. Ama kimseyi geride bırakmadılar ve birlikte yol aldılar. Karaya ulaştıklarında önce aslanlar indi, ardından kediler, sonra tavşanlar, köpekler...  Gemiye binen her bir hayvan yolculuğu tamamladı ve karaya çıktı. 


Tahmin edebileceğiniz gibi maceramız bu kadarla sınırlı kalmadı. Nuh'un Gemisi'yle yola çıkınca aşure kaynatmadan gemiden ayrılmak istemedik. Gerekli bütün erzağı toparladık ve geçtik masaların başına. Bazılarımız portakal kabuklarını dilimledi, bazılarımız narları ayıkladı.





Kayısılar doğrandı, erzaklar bir araya getirildi. Yemişlerin tadına bakıldı. Ardından hepsi kazana katıldı. 



Aşuremiz de kaynayınca Nuh'un Gemisi'nin yolculuğu tamamlanmış oldu. Fakat biz içerisinde hayvanlar olan bu hikayenin etkisinden o kadar da çabuk sıyrılamadık. Ertesi haftayı "Hayvanlar" temasına ayırdık. Hatta bir de misafir ağırladık okulumuzda. Kelebekler sınfından Demir Seydan'ın kuşu Limon bir hafta boyunca bizimle kaldı. 



Böylece yolculuğumuz sona erdi. Umuyoruz ki bu güzel yolculuğun ürünü olan aşuremiz hoşunuza gitmiştir. Biz artık yeni maceralar yaratabileceğimiz farklı konulara geçiyoruz. Kim bilir, belki o maceralardan da başka sürprizlerimiz olur.

16 Aralık 2012 Pazar

Yemişler ve Meyveler


Tutum, Yatırım ve Türk Malları Haftası... Eski adıyla Yerli Malı Haftası... Annelerimiz ve babalarımız kutladı. Ardından bizler kutladık. 12-18 Aralık tarihleri arasında öğretmenlerimizin hazırladıkları listede bizim için ne belirlendiyse aldık okula götürdük. Arkadaşlarımızın getirdikleriyle birlikte yemişlerden ve meyvelerden leziz bir sofra kurduk. Bir yandan yedik, bir yandan da yatırım yapmanın, tutumlu olmanın ve yerli malları kullanmanın önemini öğrendik. Şimdi sıra çocuklarımızda... Aynı sofrayı onlar kuruyor, aynı kavramları onlar öğreniyorlar.


Geçtiğimiz hafta öğrencilerimizin evlerinden getirdikleri yemişler ve meyvelerle upuzun bir sofra hazırladık. Ülkemizde yetişen meyvelerin resimleriyle hazırladığımız bantları başımıza taktık. Ve kutlamamız başladı. Şiirler okuduk. Ardından soframızda yer alan yiyecekler hakkında sohbet ettik.  

DSCF7400
DSCF7386

Sonra da sıra günün en keyifli kısmına geldi. Tabaklarda yer alan yemişlerin tek tek tadına baktık. Cevizler, fındıklar, bademler ve fıstıklar tabaklara dağıtıldı.

DSCF7375

Meyve sepetleri elden ele dolaştı. Tabaklardaki portakal ve meyveler paylaşıldı. 


Küçük Ağaç olarak sürekli üzerinde durduğumuz, farklı organizasyonlarda gündeme getirdiğimiz "yerli tüketimi destekleme"nin önemini bu hafta Tutum, Yatırım ve Türk Malları Haftası'nda işledik. Tutumluluk hakkında konuştuk. Ve birlikte leziz bir gün geçirdik. 

DSCF7410

12 Aralık 2012 Çarşamba

"Anne, bugün derste ne yapıyoruz?"

Geçen ay velilerimize aile katılım formları göndererek ilgileri ya da beğenileri doğrultusunda sınıf içerisinde gerçekleştirebilecekleri bir etkinlik planlamalarını rica ettik. Bu, her yıl yaptığımız ve çok önem verdiğimiz bir etkinlik. Bu sayede ailelerin yarım saatliğine de olsa çocuklarını gözlemleme imkanını yakalamalarını, çocukların da okulda aile bireyleriyle vakit geçirmenin keyfini yaşamalarını sağlamaya çalışıyoruz.

Bu yılın ilk katılımını Zürafalar sınıfından Rüzgar İşçen'in annesi Zeynep Hanım gerçekleştirdi. Zeynep Hanım kendi uzmanlık alanı doğrultusunda bir etkinlik planlayarak çocuklarla birlikte brownie hazırladı. 


Zürafalar ve Kediler'in birlikte katıldıkları bu mutfak etkinliğinde tüm malzemeleri çocuklar bir araya getirerek karıştırdılar.


Süt, un, şeker ve yağ birbirine karışıp yumurtalar bu bulamacın içerisinde kayboldukça çocuklar daha bir keyifle sarıldılar çırpıcılara ve kepçelere. Sonunda karıştırma işi bitti ve hazırlanan harç Zeynep Hanım'ın kalıplarına döküldü.


İşin geriye kalan pişirme kısmını ise aşçımız bizim için gerçekleştirdi. 

İkinci aile katılımında ise misafirimiz Zebralar sınıfından Alaz Neyişçi'nin annesi Şafak Hanım'dı . Çocuklar kendisiyle sanat atölyesinde buluştular. Şafak Hanım onlar için renkli hamurlar getirmişti.


Önce hamurlar açıldı ve kalıplarla şekil verildi. 



Ardından sıra süslemeye geldi. Çocuklar şekillendirdikleri hamurlarını rengarenk boncuklarla bir güzel süslediler.



Arkalarına birer de mıknatıs ilave ettiklerinde ortaya birbirinden güzel magnetler çıktı.

Brownie'ler afiyetle yendi, magnetler evlere gönderilerek buzdolapları üzerindeki yerlerini aldı. Zeynep Hanım ve Şafak Hanım'a planladıkları keyifli etkinlikler için çok teşekkür ediyoruz. Sonraki etkinlikler için ziyaretimize gelecek anne ve babaları sabırsızlıkla bekliyoruz.