23 Ekim 2012 Salı

Kırmızı bir öykü yazalım! (23 Ekim 2012)


Bu hafta minik sanatçılarımızla beraber bir öykü yazdık. Kahramanını önceden benim belirlediğim öyküyü çocuklar birlikte yazdılar. Kahraman mı kim? Çok sabırsızsınız öykümüzü siz okuyun diye yazdık zaten… E haydi okuyun madem!

(Durun kahramanı söylemedim: bir uğurböceği!)

Uğurböceği Elma

Uğurböceği Elma, bir gün evden dışarı çıktı.  Şöyle temiz hava almak istemişti. Sonra yalnızlıktan canı sıkıldı. Parka gitmeye karar verdi. Ne mutlu ki, yolda yürürken karşısına arkadaşı uğurböceği Çilek çıktı. Parka doğru birlikte yürüdüler. Sonra karşılarına uğurböceği Nar ve kardeşleri çıktı. Parka doğru birlikte yürüdüler. Sonra karşılarına uğurböceği Domates ve annesi çıktı. Parka doğru birlikte yürüdüler. Sonra karşılarına uğurböceği Kiraz ve ikiz kardeşi çıktı. Parka doğru birlikte yürüdüler. Sonra karşılarına uğurböceği Erik ve dostları çıktı. Parka doğru birlikte yürüdüler. Sonra karşılarına uğurböceği Kırmızı Biber ve ablaları çıktı. Parka doğru birlikte yürüdüler. Sonra karşılarına uğurböceği Kızılcık ve abileri çıktı. Parka doğru birlikte yürüdüler. En sonunda parka vardılar. Hep birlikte oynayıp, eğlendiler.



           






21 Ekim 2012 Pazar

Veda Zamanı


Küçük grup öğrencilerimizle son üç haftamızı kaplumbağalara ayırdık. Çocuk hikayelerinde yavaş hareketleriyle kendilerine yer bulan, sırtlarında taşıdıkları evleriyle ilgi uyandıran bu sevimli yeşil hayvanları konu edip türlü türlü etkinlikler yaptık, çeşit çeşit oyunlar oynadık. İki de küçük misafir ağırladık. İlki Kediler sınıfından Lila Baltalı'nın su kaplumbağasıydı. Kaplumbağalara gösterdiğimiz yoğun ilgiyi fark eden Lila, bir haftalığına misafir olmak üzere su kaplumbağasını okulumuza getirdi. Uzun uzun onu inceledikten sonra nasıl bir hayatı olduğunu deneyimlemek üzere birlikte onunki gibi bir yaşam alanı yarattık. Oluşturduğumuz bu alan üzerinde çocuklar birer kaplumbağaya dönüştüler. Ağır ağır yürüdüler, yorulunca dinlendiler, uykuları gelince uyudular.



İkinci misafirimizi bahçede ağırladık. Çünkü o Sedef Adası'nın ormanından gelen bir kara kaplumbağasıydı. Hemen bahçemizdeki toprak alana yerleştirdik misafirimizi. Çocuklar oyun saatlerinde onu ziyaret ettiler, sevdiler. Yemesi için yanlarında yeşillikler götürdüler. Atölye saatlerinden birinde onu içeri alarak yakından incelediler ve oyun hamurundan birer modelini yaptılar.


Bir diğer atölye saatinde ise kaplumbağa maskesi hazırladılar. İstedikleri gibi boyadılar. Yeterince renkli bulmayıp bir de pullar yapıştırarak süslediler. Böylece kaplumbağalarla haşır neşir geçen üç haftanın sonunda bu sevimli, sessiz hayvanlara veda etmenin zamanı geldi. Onlar için kış uykusu zamanı. Bizlerse farklı temalarla eğitim programımıza devam edeceğiz.


Geçtiğimiz hafta, büyük grup öğrencileri "Vücudum" temasını işlediler. İskeletlerini, eklemlerini ve iç organlarını tanıdılar.


İskeleti oluşturan kemikleri, iç organlarını ve her bir organın görevini öğrendiler.



Eklemleri olmasaydı hangi beden hareketlerinde zorlanacaklarını bir oyun eşliğinde deneyimlediler. Örneğin, dirsek eklemleri olmasaydı kaşınan burunlarına ulaşmakta ya da diz eklemleri olmasaydı yere düşen bir oyuncağı almakta güçlük çekeceklerini gördüler. 


Geçtiğimiz hafta temalarımızı keyifli oyunlar ve renkli etkinlikler eşliğinde işledik. Bu senenin ilk gezisini gerçekleştirdik. Ve bizi ziyarete gelen mezun öğrencilerimizi ağırladık. Bu sene birinci sınıfa başlayan Ayşe Verda Metin, Akın Uras Can ve Ayşenaz Oğuzlu sürpriz yaparak bizleri görmeye, yeni okullarındaki deneyimlerini paylaşmaya geldiler. Bir önceki senenin mezunlarından Kuzgun Üsküdarlı ise ziyareti sırasında Simla Sunay'ın atölyesine de konuk oldu.



Önümüzdeki hafta bayram sebebiyle sadece iki gün okuldayız. Bayram heyecanıyla geçecek iki günümüz. Sonrası, tatil için veda zamanı.