29 Mart 2012 Perşembe

Stanley Saraybosna'dan Döndü!

Hatırlarsınız, şubat ayının son haftası Stanley'i Saraybosna'ya, Defne Aydınoğlu'nun kuzeni Saygın İleri'nin yanına misafir olarak göndermiştik. Orada bir süre kalıp Saygın'la vakit geçirecek, Saraybosna'yı gezecek ve Saygın'dan bir mektupla birlikte aramıza dönecekti. İşte Stanley bu seyahatini tamamladı ve iki gün önce Küçük Ağaç'a geri geldi. 

Bugün Zürafalar sınıfının kütüphane saatinde heyecanla zarfımızı açtık. İçinden uzun bir mektup, pek çok fotoğraf ve bir de sürpriz çıktı. Önceliği sürprize verdik tabii. Saygın, sınıflarına asmaları için Zürafalara 1984 Saraybosna Kış Olimpiyatları'nın maskotu olan Vuçko'nun küçük bir tişörtünü göndermişti. 


Ardından mektubu okumaya başladık. İlk satırlarda yeni bir arkadaş çıktı karşımıza; Kerem. Stanley'nin Saraybosna gezisine Kerem de eşlik etmiş hatta onu iki geceliğine evinde ağırlamıştı.


Saygın, Zürafalara uzun bir mektup yazmış, kendisine gönderdiğimiz mektupta sorduğumuz soruları tek tek cevaplamıştı. Hatta verdiği her bir bilgi için en az bir - iki tane de fotoğraf çekip göndermişti. Zürafalar, mektupta teker teker kendilerine hitap edildiğini duyunca çok heyecanlandılar. Aldıkları cevapları pekiştiren fotoğraflarla yakından ilgilendiler. Kısacası Saygın'la mektuplaşmamız yazılı bir dialog şekline dönüştü ve çocuklar bundan büyük keyif aldı.

Selim, Saraybosna'da heykel olup olmadığını merak etmiş, Saygın'dan fotoğraf çekmesini istemişti. Onun bu sorusuna karşılık şehir merkezinde yer alan, camdan yapılmış "Çocuk Heykeli"nin resmi geldi.


Elifnaz, Saygın'a okulda arkadaşlarıyla oyun oynadığını, çok eğlendiğini söylemiş, onun Saraybosna'da eğlenip eğlenmediğini sormuştu. Mektubundan Saygın'ın, bol bol gezdiğini ve çok eğlendiğini öğrendik. Ayşenaz ise Saraybosna'nın nasıl bir yer olduğunu ve mobilyacılarda nasıl  mobilyalar bulunduğunu sormuştu. Onun sorusuna cevaben Saygın Saraybosna'nın İstanbul'a göre oldukça küçük bir şehir olduğunu, orada çok daha az insan yaşadığını yazmıştı. Kışlar İstanbul'dakinden daha soğuk geçiyor, çok fazla kar yağıyordu. Deniz yoktu ama şehrin ortasından geçen Milyatska Nehri vardı. Nehrin üzerindeki köprülerden birinin fotoğrafını gönderen Saygın Ayşenaz'ın merakını gidermek için mobilyacılarda çektiği birkaç fotoğrafı da mektuba ilave etmişti. 


Murathan ve Akın , Saraybosna'daki oyuncakçıları merak etmişlerdi. Mektubu okurken, Saraybosna'daki çocukların da minişleri ve peluş oyuncakları çok sevdiklerini, oyuncakçıların İstanbul'dakilerden biraz daha küçük olduğunu fakat içlerindeki oyuncakların aynı olduğunu öğrendiler. 


Akın, oyuncakçıların yanı sıra Saraybosna'nın da nasıl bir yer olduğunu merak etmişti. Saygın, onun bu sorusunu şehrin belli başlı yerlerini tanıtarak ve fotoğraflarını göndererek yanıtlamıştı. Kahraman askerler için yapılmış "Yanan Ateş"i, büyük bir katedralin ve meydanın yer aldığı "Ferhadiye"yi, pek çok dükkanın bulunduğu "Başçarşı"yı ve en kalabalık cadde olan "Mareşal Tito Caddesi"ni bize anlatıyordu mektubunda. 


Diğer öğrenciler da oldukça ilginç sorular sormuşlardı Saygın'a. Örneğin Arya, mesleğini merak etmiş, diplomat olduğu cevabını almıştı. Diplomatların ne iş yaptıkları da yazıyordu mektupta. Zeynep Su puzzle'ı olup olmadığını, Egehan'sa çok uzun bir puzzle'ı iki günde bitirip bitiremediğini sormuştu. Ada hayvan besleyip beslemediğini merak etmişti. Her bir soru tek tek cevaplanmıştı mektupta. Deniz'in Kanada'yı çok sevdiği ifadesine bile bir karşılık vardı.

 
Zürafalar, mektup yoluyla kurdukları bu arkadaşlıktan çok keyif aldılar. İsimleri okunup da soruları cevaplandıkça çok heyecanlandılar. Saraybosna hakkında sordukları tüm sorular cevaplandı ve onlar hiç gitmedikleri, yabancısı oldukları bir şehri tanımış oldular. Stanley'le ve dolayısıyla Zürafalarla bu kadar yakından ilgilendikleri, vakit ayırarak bize yaşadıkları şehri bu kadar güzel tanıttıkları için Kerem'e ve Saygın'a çok teşekkür ediyoruz ve Saraybosna'daki yeni arkadaşlarımıza İstanbul'dan sevgilerimizi gönderiyoruz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder