17 Aralık 2010 Cuma

PTT Müzesi

Bu hafta Zürafalar ve Kediler sınıflarının konusu İletişim ve Haberleşme idi. Geçtiğimiz yıllarda bu konuyu işlerken çocuklarımız birer mektup hazırlarlardı. Daha sonra hep birlikte Kızıltoprak Postanesi'ne gider, tüm mektupları postalardık. Bu sene de aynı çalışmayı yaptık. Fakat bu defa farklı bir postaneden gönderdik mektuplarımızı; Sirkeci Büyük Postane'den.

Çok güzel bir geziye dönüştü bu seneki postane ziyaretimiz, çünkü mektuplarımızı göndermekle kalmadık, aynı zamanda PTT Müzesi'ni de gezdik. İnşaatı 1909'da tamamlanan bu tarihi binada dolaşırken bize eşlik eden müze yetkilisinden Türk iletişim tarihine dair pek çok bilgi aldık. Osmanlı'dan günümüze postacı kıyafetlerini, posta kutularını, pul ve zarfları gördük. Kadranlı, zemberekli, manyetolu masa ve duvar telefonlarını, 600 hatlı telefon santralini gördük. Eski dönemlerde santrallerin nasıl çalıştığını, operatörün arayan kişiyi istediği numaraya nasıl bağladığını izledik. Eski telgrafları ve yazı makinalarını, deve ve at sırtı posta çantalarını, postada kullanılan terazileri inceledik. Tepeden Büyük Postane'yi gören bir müze camından postanenin işleyişini seyrettik. Son olarak da telgraf memuru Manastır'lı Hamdi Bey'in odasını gezdik ve odada bulunan telgraf cihazlarını gördük. 

Müzeyi ziyaretimiz sona erdiğinde Büyük Postane'ye geçtik. Önce zarflarımıza pullarımızı yapıştırdık. Ardından sırayla mektuplarımızı postane yetkilisine teslim ettik. İletişim ve Haberleşme konusunu dolu dolu ele aldığımız bir haftayı geride bırakıyoruz. Sizden ricamız önümüzdeki günlerde gözünüzün posta kutunuzda olması. Birkaç gün içerisinde postadan size sürpriz bir zarf çıkabilir.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder