28 Mart 2012 Çarşamba

Van Gogh'un Sarı Dünyası

Bugün Van Gogh Alive sergisindeydik. Oldukça farklı bir sergi deneyimiydi hepimiz için. Tanıtımlarında da belirtildiği gibi, sanatçının eserleri yüksek çözünürlüklü projektörler aracılığıyla duvarlara, kolonlara, zemine ve tavana yansıtılmıştı. Van Gogh'un resimleri ve resimlerinden detaylar dev boyutlarda karşımızdaydı.



Karaköy, Antrepo 3'te yer alan sergi için tüm mekan karartılmıştı. Bir rehber yardımıyla bize ayrılan kısma gittik. Yanyana yere oturduk. Ve bir saate yakın süren sergiyi bulunduğumuz yerden izledik. 


Van Gogh'un resimleri önümüzdeki duvarda belirmeye başladı. "Kargalarla Buğday Tarlası", "Vazoda 12 Ayçiçeği", "Vincent'ın Yatak Odası", "Terrace Cafe", "Madame Ginoux", "Patates Yiyenler, " ve daha pek çok eser kocaman boyutlarda birbiri ardına duvara yansıdı.




Sergi sadece görseller ve ışıktan oluşmuyordu. Müzik de bir o kadar etkileyici bir şekilde kullanılmıştı. Üçü bir arada çok farklı bir atmosfer yaratmıştı izleyenler için. Görsellerin yanı sıra, bazı duvarlara Van Gogh'dan alıntılar yansıtılmıştı. "Hayatı bilmenin yolu birçok şeyi sevmektir," diye yansıdı duvarlara önce. Ardından "Bence insanları sevmekten daha sanatsal bir şey yok," sözü belirdi. Ve "Sadece düştüğümde yeniden ayağa kalkabilirim."




Bir saate yakın kaldık sergide. Tek bir noktada oturduk ve Van Gogh'un sarı dünyasının bir parçası olduk. Güzel bir yolculuktu bizim için. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder